Maslach ve Jackson’a göre tükenmişlik; insanlarla yoğun bir ilişki içinde olanlarda görülen, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı duygusunda azalma olmak üzere üç bileşenden oluşan bir tür sendromdur.
Tükenmişliğin belirtileri, fiziksel ve duygusal rahatsızlıklardır. Fiziksel rahatsızlıklar kendini ülser, uykusuzluk ve migren gibi ağrılarla gösterirken, duygusal rahatsızlıklar çökkünlük, karamsarlık ve kızgınlık şeklinde ortaya çıkabilir. (Hock ) Eğitim öğretim hakkında konuşan başta siyasetçiler, sivil toplum örgütleri ,vatandaşlar ve hiç görüş beyan etmeyen öğretmenler ve bir türlü çare bulamadığımız eğitim sistemimiz...Diğer yandan bu sorunları hafifletecek, ortadan kaldıracak ve önleyecek olan öğretmenlerin ise tükenmişlikleri had safhada. Mesleğe idealist,okuldan, öğrencilerden ve toplumdan beklediği yüksek beklentilerle başlayan ama umduğu ile bulduğu arasında bocalayan, daha mesleğin ilk yıllarında tükenmişlikle karşı karşıya kalan öğretmenlerimiz…
Öğretmenlerimiz bir yandan sayısal olarak bir milyona yaklaşmış bir kitle iken, diğer yandan nitelik olarak yoğun programlar, müfredat değişiklikleri, yönetmelikler, okul kültürünün olmayışı, kendini yenilemek için çaba içine girmeyerek mesleki gelişim için düzenlenen seminer ve hizmet içi eğitimlerin de anlamsız ve boş olduğuna inanmaktadırlar. Öğretmenlerimiz idari mekanizmaların nazarında kendini değersiz gören, motivasyondan uzak plan ve programa uyarak günü doldurmaktadır. Kendisini mevzuat bakımından garantiye alarak paylaşım ve iletişimden kaçmaktadırlar. Okul kapısından girdiği anda, bu gün nasıl geçer diye hesap yapan öğretmenlerimiz, okula gelince yorgun ve yılgın , okuldan çıktığı anda heyecan ve neşeyle evinin yolunu tutmaktadırlar. Bir seferinde bir öğretmen arkadaş “hocam şu okulun kapısından girdiğim anda, bütün enerjim ve motivasyonum yerle bir oluyor” demişti.Neden diye sorduğumda, “verdiğim hiçbir şeyin dönütü yok” demişti.
Yine öğretmenlerin yaptıkları çalışmalar, amirlerce görülmemektedir ve ödüllendirilmemektedir. Öğretmenlerin aynı okulda uzun yıllar kalması, yer değişikliği için yeterli hizmet puanın olmaması, özellikle sınıf öğretmenleri için ciddi sorun oluşturmaktadır. Öğretmenler bu durumdan dolayı bir okulda 10-15 yıl kalmaktadır. Bu durum öğretmenlerde zamanla rutinleşmeye ve tükenmeye yol açıyor. Atalarımız boşuna” tebdili mekanda ferahlık vardır” dememişler. Bakanlık tarafından bir rotasyon sistemi oluşturulmalı, okulda bir öğretmen en az 4 en fazla 8 yıl kalmalıdır. Tükenmişliğin diğer bir sebebi de okul müdürlerinin, öğretmenleri eğitimin kalitesini artırmasından ziyade ,kendi geleceğini garantiye almak için görsel ve içi boş etkinliklere yönlendirmesidir. Bunun sonucunda da taltif mekanizması sadece idareci için işlemektedir. Diğer bir etken, okullar başladığı andan itibaren öğretmeni motive edici çalışmaların yeterli olmaması, mesleki çalışmaların da öğretmenler üzerinde amacından uzak bir şekilde işlemesidir. Diğer yandan, okullar da velilerin öğretmen tercihleri de diğer öğretmenleri olumsuz etkilemekte ve tükenmişliği tetiklemektedir. Bu durum eğitim camiası açısından nahoş bir durum oluşturmaktadır. Yetkililerin bu duruma müdahale ederek öğretmen kalitesini eşitlemeleri gerekir.
Öğretmenler eğitim öğretim döneminin başında idareci istekleri ,velilerin sınırsız istekleri, öğrenci farklılkları ve mevzuat gerekçeleri ile karşı karşıya kalmakta yani kendi zihninde özgün bir yöntem belirleyememektedir. Dolayısı ile önündeki bir yıla yakın bir çalışma zamanını nasıl daha az yıpranarak geçiririmin hesabını yapmaya başlamaktadır. Geleceğin insanlarını yetiştiren bu meslek grubunda ,sorunun öğretmen - öğrenci - toplum üçgeni içinde devam etmesi konunun önemini daha da artırmaktadır. Bugün eğitim sistemimizde fiziki yapılar ve araç gereçler açısından bir sıkıntı yok ,aksine fiziki durum ve araç gereç yönünden, modern eğitimin en üst seviyesindeyiz. İşte tam burada bu mekanizmayı kontrol edecek öğretmenlerimizin, duygusal açıdan yenilenmemişliği ortaya çıkyor. “Bu durum insanın duygusal çöküşünü ifade eder. Yaratıcılık yok olur, daha iyisi için uğraş verilmez.” (Storlie) Öğretmenlerdeki güven duygusunun az olması, ister istemez öğretmenleri görsel ve içi dolu yada boş etkinliklerle kendilerini gündemde tutmaya götürmüştür. Öğretmenler yorgunluk ve pasif ruh halinden bir türlü çıkamamıştır. Öğretmenler yeniden dinamik ve motivasyon kanallarını devreye koymalı hep birlikte yeniden inşa hareketine başlanmalı.